Bir Cote d'azur Macerası
üzerindeki her köy gezilmeyi hak ediyor. Bonnieux’den bir manzara.
atlayıp yeşilin her tonuyla bezenmiş yolları geçerek Aix en Provence’ye doğru
yol alıyoruz.
meydanında kocaman bir Apple Store bulunuyor, Apple düşkünlerine duyurulur…
Aslına bakarsanız Marsilya'ya gelirken aklımızda Marsilya'nın turistik yerlerini gezdiren Petit Train'e binmek vardı. Az önce de bahsettiğim gibi Petit Train'in kalkış yeri Eski Liman bölgesine çok yakın, sahilden yürüyerek 5-10 dk. da ulaşabiliyorsunuz. Ancak gittiğimizde yerinde yeller estiğini gördük. Meğer Petit Train akşam 18.00'da kapanıyormuş. Birkaç dakikayla son treni kaçırmış olmanın hezimetini yaşıyoruz. Eğer saatinde yakalarsanız çok faydalı olacağına inandığım bir şey, tavsiye ederim. İki ayrı tren var, bunlar farklı bölgeleri gezdiriyorlar. Turlar yaklaşık 1 saat 15 dakika falan sürüyor. Fiyatları ise 7-8 euro civarında. Bazı noktalarda fotoğraf molası bile veriyorlar. Bu nimet bize nasip olmadı ancak düşünürseniz burayı tıklayarak inceleyebilirsiniz.
Evet bu kadar yoğun bir günün ardından dinlenmeyi hak ediyoruz artık. Bu gezimizde kendimize merkezi bir nokta belirlemedik, her gece başka bir yerde konaklayıp bu şekilde ilerlemeyi daha uygun bulduk. İlk günkü otelimiz de Bandol'deki Hotel Restaurant Les Galets idi. Burası bir apart hotel, tek gece için 69 euro (227 TL) verdik. Bu fiyata kahvaltı dahil değildi. Eğer kahvaltı da isterseniz kişi başı 10 euro daha ödemeniz gerekiyor. Odanın manzarası gerçekten de çok güzeldi, zaten bir tek manzarası güzeldi. Hayatımda gördüğüm en kötü odalardan biriydi. Oda sadece zaruri ihtiyaçların giderilmesi mantığı üzerine kurulmuş, sıfır konfor ve sıfır hijyene sahipti. Her neyse çok da kötülemeyeyim, kısacası önermiyoruz.
Eze Köyü gerçekten de çok güzel. Nice'e kadar gelinmişken mutlaka görülmesi gereken bir yer. Buraya araba ile gelmeyip otobüsü de tercih edebilirsiniz. Eğer Nice'den gelecekseniz Garibaldi Meydanından kalkan 82 no'lu otobüs ile, Monaco'dan gelecekseniz de 112 no'lu otobüsü kullanmalısınız. Tren seçeneği de mevcut ancak tren Eze Ville'ye değil, Eze Mar'a gidiyor( Bizim hedefimiz Eze Ville).
Eze'den sonraki hedefimiz, kendisi minicik ama namı almış yürümüş olan Monaco. Küçücük derken abartmıyoruz, ülkenin tamamı topu topu 18 kilometrekarecik. Vatikan'dan sonra Dünya'nın en küçük 2. ülkesi. Küçücük bir sahil şeridi var orayı gezince ülke bitiyor, bu açıdan turistlere ilginç bir duygu yaşatıyor açıkçası. Hepimizin bildiği gibi Monaco zenginleriyle, formula 1'iyle, lüks spor arabalarıyla, kumarhaneleriyle ve lüks yatlarıyla meşhur. Haliyle de pahalı bir yer. Monaco Fransa'ya bağlı değil, ayrı bir prenslik. Güzel olansa Fransa'dan Monaco'ya geçerken herhangi bir sınır kapısı ya da kontrol noktası ile karşılaşmıyor olmanız. Monaco Nice'ye 20 km, Eze Köyü'ne ise 10 km uzaklıkta. Herkesin altında sadece dizilerde ya da rüyalarda görebileceğimiz servet değerinde lüks arabalar varken toplu taşımaya binmek her ne kadar acı verse de Monaco'ya Nice'den trenle ya da 100 no'lu otobüs ile geçebileceğinizi söyleyelim. Türkiye'den gelmek isteyenler de Nice'ye gitmek zorundalar çünkü Monaco'da havaalanı yok, heliport var.
Ülke küçük olunca gezilecek yerler de az oluyor. Tamamını gezmek isteseniz bile 4-5 saat fazlasıyla yeter. Biz yürüyerek gezmeyi tercih ettik ancak nefes almayı işkence haline getirebilecek yokuşları olduğundan toplu taşıma tercih edilebilir.
Biz şehre girer girmez hemen Liman Bölgesi'ne gittik. Turist olarak çoğu vaktinizi burada geçireceksiniz. Limanda sıra sıra dizilmiş birbirinden lüks tekneler var, hangisine bakacağımızı şaşırdık.
Monaco demek Monte Carlo demek. Monte Carlo demek tabii ki kumar demek. Çünkü Monaco'nun en ünlü kumarhanesi Monte Carlo. Liman bölgesinde gezinirken Monte Carlo'ya yönlendiren tabelalar göreceksiniz. Az önce de dediğim gibi çok yokuşlu bir yer olduğundan şehirde pardon ülkede pek çok yerde asansör var. Monte Carlo için de şu Formula 1 yarış arabalarının geçtiği meşhur tünelin oralarda asansör vardı ancak biz yerini kaçırdık ve o yokuşlu yolları yürümek zorunda kaldık. Monte Carlo'nun önü inanılmaz lüks arabalar ve şık giyimli insanlarla dolu. Kıyafetiniz bozuk da olsa içeriye 10 euro verip turist modunda girebiliyorsunuz. Ancak bu tip bir kıyafetle ancak içeriyi söyle bir turlayıp, gelmişken de biraz slot oynayıp çıkıyorsunuz. Eğer amacınız kumar oynamaksa kumarhanenin ayrı bir bölümüne geçiyorsunuz ancak bu kıyafetlerle oraya almıyorlar, adamakıllı şık giyinmek lazım.
Bir de Monaco'nun Kraliyet Sarayı'nın bulunduğu eski bölümü var. Biz zaman yokluğundan ve de aşırı yorgunluktan dolayı gidemedik. Kraliyet Sarayı'nın belli bir bölümü ve antika araç koleksiyonu görülebiliyor. Saraya giriş 8 euro. Yine her gün saat 11.45'de kraliyet sarayının önünde turistlerin yoğun ilgi gösterdikleri bir nöbet değişimi oluyormuş.
Everest Fransa'nın kıymetlisi Coté d'Azur'u uzuuuun uzun anlattık. Umarım faydalı olur. Başka yazılarda görüşmek üzere şimdilik hoşçakalın :p
Paris seyahat yazımız için buraya tıklayınız.













